30 Eylül 2009

Kolay Tatlı


Dün akşam yoğun bir iş gününün ardından geç bir saatte eve geldiğimde inci çiçeğim canının tatlı çektiğini söyledi. Aksilik bu ya her zaman evinde tatlı bulunduran ben bu defa hazırlıksız yakalandım. Dolabın içindekileri ne yapacağım diye karıştırken elime geçen çikolatalı puding ile aşağıdaki tarifi hazırladım. Hem çok pratik ,zaman almayan, hem de prens ve prenseslerin keyifle yiyeceklerini umduğum basit bir tarif. Prensesim süslemelerini kendi istediğine göre -birazda abartarak canının istediği gibi -yaptı. Ben adını kolay tatlı koydum O ise Prenses tatlısı:)

Gereken Malzemeler
*1 paket çikolatalı puding
* yarım litre süt
* yarım paket petit beure bisküvi ( yada evinizdeki herhangi bir sade bisküvi)
* süslemek için damla (veya rendelenmiş ) çikolata, hindistan cevizi , dövülmüş ceviz veya antep fıstığı

Çikolatalı pudingi yarım litre süt ile pişirdim. İçine yarım paket bisküviyi iri parçalar halinde kırdım. Hepsini iyice karıştırdım. Cam bir tepsiye döktüm. Üzerini de Hindistan cevizi, dövülmüş Antep fıstığı ve damla çikolata ile süsledik…..Soğuyuncada prenses afiyetle yedi.....

28 Eylül 2009

Peynirli Girit Kabağı

Ben bu yemeğe "kabağın Giritli hali" diyorum. Girit yemeklerinin hafifliği ile kabak ve peynirin birbiri ile harika uyumu da denilebilir. Kabağın hafif tadı ile üzerindeki tulum peynirinin bu tat ile birleşimi...

Gereken Malzemeler :
  • 1 kg yeşil küçük Girit kabağı
  • 3 orta boy domates
  • 1 adet soğan
  • 7-8 diş sarmısak
  • 250 gr tulum peyniri veya beyaz peynir

Yapılışı :

  • Rendelenmiş domates, yemeklik doğranmış soğan ve sarmısakları yağda soldurun.
  • Küçük Girit kabaklarının baş ve dip kısımlarını keserek iyice yıkayın ve tencereye ilave edin.
  • Üzerine yarım su bardağı su ilavesi ile kabaklar yumuşayıncaya kadar pişirin.
  • Kabaklar pişince üzerine dilimlenmiş tulum peynirlerini koyun
  • 1- 2 dakika kısık ateşte peynirlerin hafifçe erimesi sağlanır.
  • Dilerseniz servis sırasında üzerin kıyılmış dereotu serpebilirsiniz.


22 Eylül 2009

Bayram Soframızdan

Çocukluğumdaki bayramlardan aklımda kalan en güzel şeyler bayram için alınan kıyafetlerimizi, özellikle de benim çok sevdiğim rugan ayakkabılarımı bayram sabahına kadar başucumda saklamam, bayramın ilk günü anneannemin evinde dayımlar ve kuzenlerim ile birlikte yediğimiz -başlarken yazımda söz ettiğim- tadı hala damağımdaki yemekler ve anneannemin herbirimize farklı renkte mendiller içinde verdiği bayram harçlıklarımızdı. Bugün bayram geleneğimizi biz bayramın ilk gecesi annemde, bayram soframızda sürdürüyoruz.

Canım Annem bayram hazırlığına günler öncesinden başlar. Yıllardır alışveriş yapmayı değiştirmediği kasaba etini , köftelik kıymasını ısmarlar. Yufkacıdan tel kadayıfını alıp kurumadan sarar. Arife günü de sanki düğün sofrası gibi bayram sofrasının yemeklerini hazırlamaya başlar. Prenseslerin tercihi anneannelerinin kuru köftesi ve kızartmalarıdır. Ama annem sanki yedi kişi değilde yirmiyedi kişi gelecekmiş gibi hazırlıklarını bol yapar. Onun masasıda, gönlüde hep boldur. Benim favori çorbam terbiyeli şehriye çorbası, fırında kıvamında pişmiş bonfile, prenseslerin kuru köfte ve karışık kızartmaları, atıştırmalıklar patlıcan salatası, pirinçleri birbirine geçmemiş tane tane zeytinyağlı yaprak sarması, sirkeli yeşil biber, karışık turşular, köz biber ve herbir pirinci ben gidiyorum dercesine tek tek duran sebzeli pilavımız biz gittiğimiz de hazırdı.

Böyle güzel bir masada yemek öncesi biz kızlar önce küçük bir kalite kontrol yaptık:) Hangisi nasıl olmuş acaba diye kıyısından köşesinden kimseye farkettirmeden atıştırdık....:) Yıllardır her bayram sofrası öncesi yaptığımız gibi...... Yemek sonrasıda Mehtap ın bol köpüklü nefis kahvesi ile görüşmediğimizden bu yana biriken sohbetlerimize devam ettik.....Aramızda olmayanları, ama hep gönlümüzde olanları sevgiyle andık......

Canım Annem eline, koluna, yüreğine sağlık......Sen hep böyle, sevgiyle nice bayramlarda bizimle kal....


* 1 kg köftelik dana kıyması
* 5-6 dilim ufalanmış bayat ekmek içi
* 1 yumurta
* yarım paket köfte harcı
* yarım demet maydanoz
* 1 adet soğan
* 1 diş sarmısak
* 1 çay kaşığı kekik
* 1 çay kaşığı kimyon
* kızartmak için sıyı yağ
Rendelenmiş soğan ve sarmısağı, ince kıyılmış maydanozu, ufalanmış bayat ekmek içlerini, yumurtayı ve baharatları kıyma ile birlikte karışıncaya kadar yoğurun. Yoğururken kıymanın elinize yapışmaması için elinizi arada ıslatın. Hazırlanan hamurdan küçük parçalar kopararak şekil verin ve kızdırılmış yağda kızartın
Bayram tatlısız olmaz. Annemin yıllardır değişmeyen bayram tatlısı ise bol cevizli tel kadayıfdır. Kuzenler, eşleri bayramdaki tatlı keyfini , tatlı hakkını hep annemin hamurlaşmamış, ama şurubunu çekmiş tel kadayıfından yana kullanırlar. Böyle oluncada annem her bayram bir başka keyifle tatlısını hazırlar....
Gereken Malzemeler
* 1 kg tel kadayıfı (kurumamış , yufkacıdan yeni alınmış hafif nemli olmalı)
* Yarım kg iri dövülmüş ceviz
* 2-3 kaşık tereyağı
Şurubu için
* 2 kg şeker
* 7 bardak su
Bu tatlının özelliği yapılırken kadayıfın kolay sarılabilmesi için yufkacıdan yeni alınmış, kurumamış olması.Kahve fincanından biraz büyük, küçük boy bir nescafe fincanını kadayıfları hazırlamak için kullanabilirsiniz. Kadayıflardan bir parça alıp bir kısmı dışarıda kalacak şekilde fincanın içine yerleştirin. Ortasına iri dövülmüş cevizlerden koyun ve dışarıda kalan kısımları cevizlerin üzerine kapatın.Ters çevirip tepsiye dizin. Bu işlemi bütün kadayıflar bitinceye kadar tekrarlayın.Kadayıfların üzerine tereyağlarını koyup fırında üzeri pembeleşinceye kadar pişirin. Şurubu için şeker ve suyu kaynatın. Şurup hazırlanınca bir kaç kez bir kepçe ile karıştırın. Şurup sıcak kadayıflar soğuk olacak şekilde haşlayın. Servis ederkende dövülmüş antep fıstığı ile süsleyebilirsiniz...

19 Eylül 2009

Üç Renkli Rulo Börek

Bayram telaşı, bayram sonrası okul hazırlığı derken tarifler, yazılar ve resimler birikmiş birkaç gündür bir şey yazamamışım. Annemin bayram sofrasından önce prensesimin uzun süredir benden istediği ama benim bugün, yarın derken yapamadığım üç renkli rulo böreği pişirdim ve sizlerle arife günü bu tarifi paylaşmak istedim.
Böreği sıcak yemeği seviyorsanız hemen , benim gibi soğuduktan sonra yemeği sevenlerdenseniz bayram kahvaltısı için…..

Herkese sağlıklı, sevdikleri ile nice mutlu bayramlar dileklerimle……

Gereken Malzemeler
* 3 adet yufka
Kıymalı Harç için
*Yarım kg kıyma
*1 adet soğan
*3-4 yeşil biber
*2 adet orta boy domates
Peynirli Harç için
*300 gr rendelenmiş beyaz peynir
*Yarım demet maydanoz
Havuçlu Harç için
*7 büyük boy havuç
Yufka aralarına sürmek için
*1 su bardağı sıvı yağ ve 1 su bardağı su
zerine 1 yumurta sarısı
Böreğimizi hazırlamadan önce her bir yufka üzerine konulacak iç malzemelerini hazırlıyorum Kıymalı harç için önce kıymayı kavuruyorum, üzerine soğan ve küçük doğranmış biberleri ilave ederek suyunu çekinceye kadar kavurmaya devam ediyorum. Rendelenmiş iki adet domatesi de ilave ederek kıymalı harcı pişiriyorum, tuzunu ve baharatını da ilave ediyorum.
Peynirli harç için rendelenmiş peynirleri ve kıyılmış maydanozu ayrı bir kapta karıştırıyorum.
Havuçlu harç için havuçları rendenin iri tarafı ile rendeleyip üç kaşık sıvı yağda kavuruyorum.
İlk yufkayı yayıp üzerine 1 bardak sıvı yağ ve 1 bardak su ile hazırladığım karışımı sürüyorum. İlk yufka üzerine havuçlu harcı yufkanın her tarafına eşit dağılacak şekilde yayıyorum. Bunun üzerine ikinci yufkayı koyuyorum.Yine su ve sıvı yağ karışımını sürüp bu kez kıymalı harcı ikinci yufkanın üzerine dağıtıyorum.Üçüncü yufka içinde aynı işlemi yapıp bu defa peynirli maydanozlu harcı her tarafa eşit dağılacak şekilde yayıyorum. Bu üç kat yufkayı bir köşesinden başlamak üzere rulo şeklinde sarıyorum. Oluşan ruloyu yaklaşık iki parmak kalınlığında kesip fırın tepsisine diziyorum. Yufkalı kısımlarının üzerine yumurta sarısı sürüp fırında kızarıncaya kadar pişiriyorum.
İlk yufkaya konulan harç havuçlu harç olursa yufka yırtılmadan daha kolay kıvrılıyor. Yufka üzerine sürülen su ve yağ karışımı böreğin daha çıtır olmasını sağlıyor…

15 Eylül 2009

Etimek Tatlısı

Bir kitapta okumuştum. "İsimler büyülüdür" diyordu yazar " isimler hem de büyücüdür". Bir isimle o ismi taşıyan önce hemnam, bir zaman sonra da hemsıfat olurmuş. Gerçektende doğru değil mi ? Çevrenize şöyle bir bakın bir çiçek ismi verilen bir çocuk o çiçeğin zarafetini, kırılganlığını, hassasiyetini taşımaz mı? Ya da sevinçleri mutlulukları verdiğiniz isimler.. Belki de bir isim ve o ismi taşıyan hayatınızın bir yerinde size, sevdiklerinize bir umut olmuştur, tutunacak bir dal ... Ya da içinde nur geçen bir isim size bir ışık olmuştur, yol gösteren , sevincinizi , kederinizi paylaşan. Böyle sayısız örnekler çoğaltabilirsiniz çevrenize baktığınız da isimleri ile özdeşleşen.
Annemin can arkadaşı, bizim iyi ve kötü günde her zaman yanımızda olan, bugün aramızda olmasada her zaman sevgiyle hatırladığımız Nurhayat Teyzemizde ismi ile özdeşleşen örneklerden biri. Tarifini vereceğim etimek tatlısıda yıllar önce onun bize bir ziyaretimiz sırasında ikram ettiği, bizim her yaptığımızda onu sevgi ile hatırladığımız onun sohbetleri kadar çok hoş bir tatlı............

Gereken Malzemeler
* 1 paket tuzsuz etimek
Kreması için
* 1 lt süt
* 1 su bardağı toz şeker
* 4 yemek kaşığı un
* yarım paket tereyağı veya margarin
Şerbeti için
* 2,5 su bardağı şeker
* 2 su bardağı su
Üzerine süslemek için hindistan cevizi ve dövülmüş ceviz
Etimekleri tepsiye dizip, hazırladığım sıcak şerbeti etimeklerin üzerine döküyorum. Diğer tarafta un ve yağı pembeleşmeden biraz kavuruyorum. Şeker ile kaynattığım sütü kavrulan unun üzerine yavaşça döküp muhallebi gibi pişiriyorum. Pişen muhallebiyi mikserle 6-7 dakika çırpıp şerbetlenmiş etimeklerin üzerine döküp üstünü hindistan cevizi ve dövülmüş ceviz ile süslüyorum....

10 Eylül 2009

Yaz Türlüsü

Eskiden evimize çok yakın bir mahalle fırını vardı. Öğleye kadar çıtır İzmir gevreği ve kumrusu çıkarılır, öğleden sonra ise hamarat komşu teyzelerimizin getirdiği börekler, mis kokulu kurabiyeler pişirilirdi. Bazen acemi bir fırıncı çırağı veya almaya gelen küçük bir çocuğun yanlışlığı yüzünden tepsiler karışırdı. Ama hemen bulunur geri getirilirdi. Çünkü herkes birbirine tanırdı, herkes bizdendi, herkes birbirinin komşu teyzesiydi. Annemin bu fırında pişirdiği güveçte türlünün tadını hala unutamam. Bugün bu fırın var mı? Hala çalışıyor mu ?.. Bilemiyorum. Ama ben aynı tarifi eski lezzetini bulamasamda evdeki fırında denedim......

Gereken Malzemeler (7-8 kişilik)
* Yarım kg. yağsız kuşbaşı dana eti
* 3 adet patlıcan
* 2 adet kabak
* 2 orta boy patates
* 3 büyük domates
* 1 büyük soğan
* 7-8 sivri biber
* 1 su bardağı taze fasulye(haşlanmış)
* 1 su bardağı bamya
* 3 kaşık z.yağı
* tuz, baharat
Dana etini önce suyunu çekinceye kadar kavurdum. Sonra çok az (yaklaşık üzerini örtecek kadar) su ile iyice pişirdim. Diğer tarafta alaca doğradığım patlıcanları tuzlu su içinde diğer malzemeleri hazırlayıncaya kadar beklettim. Kabakların , patateslerin kabuklarını soyup orta büyüklükte parçalar halinde doğradım. Bamyaları ayıkladım. Etler pişince fırına dayanıklı bir cam tencerenin en altına etleri sıraladım.Bunun üzerine taze fasulye ve bamyaları daha sonrada bir kat sebze, bir kat rendelenmiş domates gelecek şekilde sebzeleri yerleştirdim. En üstüne çekirdekleri çıkarılmış biberleri ve bir domatesi ince ince dilimleyerek yerleştirdim. Tuzunu, baharatını ve yağını ilave ettikten sonra bir çay bardağı ılık su ilavesi ile 200 dereceye getirilmiş fırında kapağını kapatarak pişirdim. Sebzelerin pişmesine yakın tencerenin kapağını açıp 5 dakika da sebzelerin üzeri kızarıncaya kadar pişirdim. Yanında Üsküp usulü domatesli, naneli pilavla servis yaptım.....

9 Eylül 2009

Yoğurtlu Sebze Çorbası


Bugün aslında bu satırlara koymak için başka bir tarif hazırlamıştım. Ama akşam üzeri mail kutuma Sevgili Aynur' dan gelen çok güzel bir hikaye size çorba tarifi yazmama neden oldu. Önce hikayeyi okuyalım, sonra gelsin tarifimiz....
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine, "Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?" Bakın göstereyim..." demiş ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken, tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş. Arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş: "Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz." diye de bir şart koşmuş. "Peki..." demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan. Bunun üzerine "Şimdi..." demiş ermiş. "Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe." Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. "Buyrun" deyince, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, karşısındaki arkadaşına uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan."İşte..." demiş ermiş: "Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır. Ve kim arkadaşını düşünür de doyurursa, o da arkadaşı tarafından doyurulacaktır."

Sevgiyi dilden gönüle indirmiş, yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen siz sevgili arkadaşlarıma ......

Gereken Malzemeler
* 1 adet orta boy patates
* 1 adet kabak
* 1 adet kırmızı biber
* 6-7 adet yeşil biber
* 3 çorba kaşığı tepeleme un
* 3 çorba kaşığı yoğurt
* 1 çay bardağı süt
* 6 su bardağı et suyu veya su
* üzerine süslemek için kuru nane veya deteotu
Kabak ve patatesi rendeleyerek 2 yemek kaşığı z.yağı ile yavaş ateşte solduruyorum. Bu sırada mutlaka karıştımalısınız çünkü kabak su salmadan patatesler yapışmaya başlıyor. Kabak ve patatesler pişmeye başlayınca küçük doğranmş kırmızı biber ve yeşil biberleride ilave edip pişirmeye devam ediyorum. Diğer tarafta 3 kaşık un, 3 kaşık yoğurdu 1 su bardağı et suyu ile pürüzsüz bir hal alıncaya kadar karıştırıyorum.Sebzelerin üzerine kalan 5 bardak suyu, 1 çay bardağı sütü ve un yoğurt karışımını ilave edip topaklanmaması için sürekli karıştırarak pişiriyorum.Kaynamaya başlayınca 5-6 dakika daha pişirip ocaktan alıyorum. Servis yaparken üzerine kuru nane veya kıyılmış dereotu koyabilirsiniz.

6 Eylül 2009

Lor Kurabiyesi

Canım annem benim bizlere hiç kıyamaz. Eskiden de böyleydi. Ders çalışırken ne zaman canımız bir şey istese (bazen bir irmik helvası bazen de üzümlü kek ) on dakika sonra mutfaktan kavrulmuş irmik kokusu veya limon rendelenmiş kekin kokusu gelmeye başlardı. Yine aynı. Geçtiğimiz hafta prenses anneannesine "senin lor kurabiyeni özledim" deyince bu hafta gittiğimizde fırından yeni çıkmış bir tepsi yumuşacık, miskokulu lor kurabiyesi bizi bekliyordu. Canım annem eline sağlık sen hep böyle sevgiyle, bizimle kal.......

Gereken Malzemeler ( 34-35 adet)
* Yarım kg tatlı lor
* Yarım kg toz şeker
* 4 yumurta (birinin beyazı üzerine sürülecek)
* 2 paket kabartma tozu
* 1 paket (250gr) margarin veya tereyağı (oda sıcaklığında)
* alabildiğine un
* limon kabuğu rendesi,
* üzerine şekil vermek süslemek için pekmez
Pekmez hariç tüm malzemeler ile kulak memesi yumuşaklığında bir hamur yapılır. Şekil verildikten sonra üzerine 1 yumurtanın beyazı sürülür. Süslemek için pekmeze batırılmış çay bardağı ile kurabiyelerin üzerine hafifçe bastırılır.
Fırında üzeri hafifçe kızarıncaya kadar pişirilir

2 Eylül 2009

Yalancı Tavuk Göğsü

Çocukluğumda anneannemden hatırlarım. Komşulardan bir şey geldi mi tabak boş geri verilmezdi. Anneannem mutlaka tabağın içine bir şeyler koyar geri verirdi. Bu alışkanlığı biz aile içinde hala sürdürüyoruz. Buna yakın çevremdeki arkadaşlarım, komşularımda dahil olmaya başladı. Geçtiğimiz günlerde karşı komşumun kayınvalidesi ile benim aramda bu tabak alışverişi önce onlardan gelen yöresel yarma çorbası ile başladı. Benden iade çikolatalı puding, yine onlardan kabak tatlısı bir süre devam etti.

Adetlerimiz böyle olunca geçen hafta gelen şambali tepsisini bu hafta sonu boş iade etmek olmazdı. Kardeşimin diyetini bozmamak için şuruplu tatlı yerine ben de hafif bir sütlü tatlıyı yapıp götürmeyi tercih ettim. Adının yalancı olduğuna bakmayın tadı gerçeğini aratmayacak kadar nefis......

Gereken Malzemeler
* 4 çorba kaşığı tereyağı
* 1 su bardağı un
* 4 su bardağı süt
* 1 su bardağı toz şeker
* 1 paket vanilya
* üzerine süslemek için dövülmüş ceviz veya antep fıstığı
Tereyağını eritip unu ekleyip kavuruyorum. Un kokusu gidince üzerine süt , toz şeker ve vanilyayı ekleyip muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişiriyorum. Piştikten sonra mikserle 15 dakika çırpıyorum.Geniş bir kaba boşaltıp üzerini ceviz veya antep fıstığı ile süslüyorum. (Ne kadar çok çırpılırsa gözenekli ve yoğun bir kıvam alıyor)

1 Eylül 2009

Başlarken...

Geçtiğimiz yıl yaz tatiline çıkarken yanıma Tijen İnaltong 'un Mutfaklardan Taşan Öyküler kitabını almıştım. Bana çok ilginç gelen bu kitapta değişik yörelerin unutulmaya yüz tutmuş yemeklerini, geleneklerini, kağıda dökülmeyen kuşaktan kuşağa geçen bazı yemeklerin zamanla unutulduğunu kaybolup gittiğini anlatıyordu.

Bu satırlar bana çocukluğumda bayramlarda anneannemin sofrasında yediğimiz ama bugün tarifleri olmayan unutulan yemekleri hatırlattı. Mangal üzerinde tepsi de yavaş yavaş pişen kuzu etli büryan (taze soğanlı naneli pilav) ,adını kalbur mancası diye hatırladığım içinde küçük hamur parçaları olan sulu bir yemek ve diğerleri.... Bu yemeklerin tarifi olsaydı eski tadını vermese de yapabileceğimizi düşündüm.

Tatil dönüşü minik gurmem prensesime ileride büyüdüğünde anneannesinden, annesinden kalan tarifleri yapabilmesi için bir yemek defteri hazırlamaya karar verdim. İşe çok şık bir defter almakla başladım. Ama ne yazık ki bugün yarın derken hayatta ertelediğimiz, yarına bıraktığımız, bugüne taşıyamadığımız bir çok şey gibi içine hiç bir şey yazamadım. Bu bloğu yazmaya da kendisini tanımaktan çok mutlu olduğum, dostluğuna, arkadaşlığına çok güvendiğim EsEr in(http://vakitbuldukca.blogspot.com/) tavsiyesi, ısrarları ile başlıyorum.

Çocukluğumda okuldan eve geldiğimde annemin mis kokulu kurabiyelerini, keklerini, kızımın mis kokan saçlarını ve daha birçok mis kokuları anımsattığı için bloğumun adını mis kokulu lezzetler koydum. Annemin hala sevgiyle bakan yeşil gözlerini.... düşünerekte yeşil rengi seçtim.
Umarım canım kızıma yazamadığım mis kokulu lezzetleri bu satırlarda yazabilirim ve arkadaşlarımla paylaşabilirim....

İftar Soframızdan


Hafta sonu mutfağımda her zamankinden daha yoğun ama daha tatlı bir telaş vardı. İftara canım annem , kardeşim, eşi ve yeğenim Ece davetliydi. Düğün çorbası ile başlayan menümüzde fırında kaşarlı tavuk, bonfile , patlıcan salatası, börülce salatası, yoğurtlu kırmızı biber, zeytinyağlı dolma ve domatesli pilav vardı. Ece'nin her zamanki favori yemeği fırında kaşarlı tavuktu . Gecenin tatlısı ise dışarda yediklerime en yakın bulduğum (EsEr'in tarifini http://vakitbuldukca.blogspot.com/ daha denemedim ama ) kardeşimin şambalisiydi.


Gereken Malzemeler
* 5 parça tavuk bonfile
* 2 adet havuç
* 3 orta boy patates
* 4-5 adet yeşil biber
* 1 adet büyük kırmızı biber
* 1 adet soğan
* 2-3 diş sarmısak, biraz kekik
* Üzerine 2 su bardağı iri rendelenmiş kaşar peyniri

Tavuk bonfileleri orta boyda kesiyorum. Yemeklik doğradığım soğanı, sarmısağı da ekleyip suyunu çekinceye kadar pişiriyorum. Üzerine küçük doğranmış patates, halka halka kesilmiş havuç, doğranmış biberleri de ekleyip sebzeler pişinceye kadar gerekirse çok az su ilavesi ile pişirmeye devam ediyorum. Tümünü ısıya dayanılıklı bir cam kaba yayıp biraz ılınınca kaşar peynirlerini serpiyorum. Fırında kaşarlar eriyip kızarıncaya kadar pişiriyorum.

Gereken Malzemeler
* 1su bardağı un
* 3 su bardağı irmik
* 2 su bardağı şeker
* 2 su bardağı yoğurt
* 1 paket kabartma tozu
* 1 paket vanilya
* Üzerine kabuğu soyulmuş fıstık

Bütün malzemeler iyice çırpılarak sıvı yağ ile yağlanmış fırın tepsisine dökülür. Önceden ısıtılmış fırında pişirilir

Şerbeti :
* 4 su bardağı şeker
* 2,5 su bardağı su

Hazırlanan şurup pişmiş tatlıya (şurupta tatlıda ılık olacak) dökülerek tatlı haşlanır.
theme design by GeCe